19 Mayıs 2013 Pazar

Fyodor M. Dostoyevski - İnsancıklar

Söz konusu edebiyat olunca Dostoyevski'nin yeri bir başkadır bende. Hani Cemal Süreya der ya 'bir gün Dostoyevski okudum, o gün bu gündür huzurum yok', benimki de aşağı yukarı o misal. Halbuki tüm bunlara sebep de bugüne kadar okumuş olduğum tek Dostoyevski romanı olan Suç ve Ceza. O gün bugündür tüm kitaplarını okumayı istiyordum.

İnsancıklar, Dostoyevski'nin ilk kitabı. Benim şu andaki yaşımdayken yazmış bu kitabı, yani 24'ünde. İki tane baş karakterin (uzaktan akraba olan biri orta yaşlı katip, biri de daha gencecik bir kız) mektuplaşmalarından oluşuyor. Evet, adam 24'ünde böyle bir kitap yazmış. Ama mesele, daha doğrusu benim takıldığım yer 24'ünde böyle bir kitap yazmış olması değil; mesele (yieğeenn) günlük yaşantımızdaki çok basit diyebileceğimiz davranışlarını muazzam ölçüde incelemiş olması. Memurluktan, günlük yaşamdan, sokakta yürüyüşten, kılık kıyafetten, aklınıza gelebilecek sıradan tüm konulardan belli çıkarımlar yapmış Dostoyevski.

Orhan Pamuk'un önsözü de var kitabın başında. Onun da dediği gibi Dostoyevski bu kitabı ile birden patlamış ama nedense bundan sonraki eserleri hiç beğenilmemiş. Sürekli aşağılanmış. Bir daha bu saygıyı görebilmesi için aradan yirmi yıl geçmesi gerekmiş. Nerden baksanız bu kitabı yazdığı yaştaki ömrü kadar bir zamandan bahsediyoruz. Sanırım bunun için (yani onca hakareti ve aşağılanmayı çektiği için) büyük yazar Dostoyevski benim gözümde.

Dostoyevski demişken şunu da belirtmek isterim. Genelde Rus yazarların eserlerini olabildiğince İletişim Yayınları'ndan okurum. Hele ki söz konusu Dostoyevski'yse Ergin Altay'ın çevirileri en beğendiklerim oluyor. İkincil olarak da Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi adı altında çıkardığı baskıları tercih ediyorum. Çevirmen olarak Ergin Altay ve Nihal Yalaza Taluy favorilerim. Hani araştıran eden varsa benim görüşüm de budur. Bilginiz olsun efem.

Dostoyevski'nin bundan sonraki kitaplarını da ölmez de kalırsam (bizim oralardan bir deyim bu da (: ) okuyacağım zamanla ve hepsi de burda olacak. Bakalım yıllar geçtikçe neler neler çekmiş Dostoyevski ve bunlar kitaplarına nasıl yansımış. O vakte kadar daha nice kitapla birlikte olabilmek dileğiyle hoşça kalın.

Not: Yazı içinde ne kadar çok Dostoyevski yazmışım. İçinde dost geçtiği için hoşuma gidiyor sanırım. Bu durumda ben de olsam olsam Mustiyevski falan oluyorum sanırım. I ıh, benimki hiç olmadı. :/

7 yorum:

  1. Elimde "Decameron Öyküleri"ni okuyorum. O bugün biter. Ben o bitince başlamak için masamda "İnsancıklar"ı okunmaya hazır vaziyette getirdim =)
    Bu ay Dostoyevski'nin üç kitabını okumayı hedeflemiştim. İkisini okudum. Bir Tatsız Olay ve Beyaz Geceler. Kısa eserler. Okumadıysanız onları da zaman geçirmeden okuyunuz derim.
    Güzel yazınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kronolojik sırayla okumak istiyorum Dostoyevski'yi ama şu anda elimde İnsancıklar'ın haricinde Suç ve Ceza'dan başka kitabı yok. Hem araya bir iki yazar serpiştirmek gibi bir takıntım da var. Bir dahaki sefere kitap alırken Dostoyevski edineceğim ancak. Ama Beyaz Geceler'i çok duydum şimdiye kadar. Onu merak ediyorum.

      Tavsiyeniz için teşekkür ederim. Aslında gün boyu işte vs. kitap okuyabildiğiniz için sizi kıskanıyorum, size imreniyorum ve ayrıca size uyuz oluyorum. :))))

      Sil
    2. Offf, pardon ya, son kısmı buraya yazmayacaktım. Özür dilerim. Onu başka bir yere yazacaktım. Buraya yapıştırmışım. Çok utandım şu an. :(

      Sil
  2. Utanmanıza hiç gerek yok. Oğlumda çünkü aynen senin gibi beni çok kıskandığını söyler her zaman. O da senin gibi üniversitede okuyor. Ve de sen gibi, Tankut gibi çok güzel kitapları okur. Bana "ooohhhhh ne rahatsın. Biz toplu taşıma aracında, ders arası zamanda, uykudan saat çalarken okumaya zaman yaratmaya çalışıyoruz. Sen yan gel yatıp kitap okuyorsun." der =))Ne yapalım. Zamanında bizlerde sizin gibi derslerden kafamızı kaldırıp kitap okumaya fırsat bulamıyorduk. Şimdi yaşın verdiği rahatlığımız var. Heh he. Şaka bir yana sizler gibi okuyan gençler ülkemizin PIRLANTALARISINIZ. Keşke ahhh keşke ülkemizdeki gençlerin en azından 3 te 1'i sizin gibi okur olsalardı. Okuyan gençlerin sayısının ne kadar az olduğunu eminim siz benden çok daha iyi biliyorsunuz. Çok okuyan bir ülke olmadığımız için bizim ülkenin Dostoyevski leri neredeyse hiç yok. Gençler okumasın. okursa düşünürler, Yargılarlar, sorgularlar zihniyeti hüküm sürdükçe de bu böyle devam edecektir. Burada bu nedenle en büyük iş ailelere düşüyor. Ne yazık ki artık okullarda öğretmenlerin kalitesi de çok düşündürücü zira.

    Suç ve Ceza benim de okuyacak listemde. Daha çok uyus olun diye yazıyorum. Karamazov Kardeşler'i ise bu ay bitmeden okumaya başlayacağım inşallah. Tamam kaçtım kaçtım. Kih kih.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ehehehhee... :)))

      Büyük bir rahatlamayla beraber gerçekten uyuz oldum şimdi ama çaktırmıyorum. :)

      Övgüleriniz için çok içten gelerek teşekkür ediyorum. Keşke (bu kelimeden ciddi anlamda hiç hazzetmem halbuki) dediğiniz gibi en azından 1/3'imiz bilsek kitapların kıymetini. Ben elimden geldiğince okuduğum halde her an karşıma çıkan ve "bunu da okumalıyım, bunu da, bunu da" diye listeme eklediğim kitaplar yüzünden bazen hiçbir zaman hepsini (istesem de) okuyamayacağımı düşünüp moralimi bozabiliyorum. Ama en büyük sıkıntım bu olsun ya. :)

      Tekrar teşekkür ediyorum ve nice yazarlara, kitaplara diyorum. :)

      Sil
  3. Bu güzel yazı için teşekkürler :)
    Benim için, Dostoyevski denince akan sular durur. İnsancıklar'ı da çok severim. Ama bir numaram daima Karamazof Kardeşler olmuştur. Ardından Suç ve Ceza, Ecinniler ve Budala gelir. Diğer yazarlar ve kitapları Dostoyevski'nin bittiği yerde başlar benim için.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. :)

      Karamazof Kardeşler'i çok merak ediyorum ama hala okuyamadım. Suç ve Ceza açık ara en sevdiğim kitaptır diyebilirim. Ayrıca Dostoyevski okumak gerçekten edebi olarak farklı bir seviye bence de. Yani kitap okumak var, Dostoyevski okumak var; arada fark var. :)

      Sil