22 Ocak 2013 Salı

İhsan Oktay Anar - Kitab-ül Hiyel

Kitap bitirme duygusu mu desem yeni kitap bitirmiş insan kafası mı desem ne desem bilemediğim bir halden hepinize merhaba güzel insanlar. Bu kez en sevdiğim yazarlardan İhsan Oktay Anar'ın bir kitabı olan Kitab-ül Hiyel ile karşınızdayım.

Ne demek bu hiyel? Kitaptaki tabirle "hiyel ilmi, emirlere asla karşı gelmeyecek sadık köleleri, yani makineleri yaratma sanatıydı". Evet, gerçekten de öyledir efendim. Hatta biz yeni nesil kendisini mekanik diye de tanırız. Bu ne anlama geliyor peki? Benim açımdan şu anlama geliyor: eğer mühendislik okumuşsanız ya da en azından fen bilimleri (sayısal) çıkışlıysanız bu kitabı okumanız şart! Süper bir kafanın süper bir ürünü, süper bir kurgu, süper bir hayal dünyası, süper göndermeler...

Kitapta altını çizdiğim yerler ne yazık ki buraya yazamayacağım kadar uzun. Çünkü genelde altını çizdiğim yerleri paragraf paragraf çizmiş durumdayım. Bu paragraflarda fikir olarak çok güzel temalar işlenmiş ve dile getiriliş tarzları da çok güzel.

Daha önce şu yazıda biraz değindiğim üzere bugüne kadar tek okuduğum İhsan Oktay Anar kitabı Puslu Kıtalar Atlası'ydı. Kronolojik gidiyorum yani, sırada Efrasiyab'ın Hikayeleri var demek ki.

Efrasiyab demişken, bu isim (okuyanlar bilir) Puslu Kıtalar Atlası'nda geçiyordu. Kitab-ül Hiyel'de de Puslu Kıtalar Atlası'nda tanıştığımız Uzun İhsan Efendi geçiyor. Böyle böyle bir şeyler işte.

Kitap hakkında değinmek istediğim bir mevzu ise karakter isimleri. Bir arkadaş tam olarak şurda üşenmemiş yazmış, kendisine teşekkür ediyorum. İsimlere bakar mısınız Allah aşkına? Mükemmel değil mi?

İhsan Oktay Anar bu kitabında mizahi yeteneğini de yine inceden konuşturmuş. Hele bir bölüm var ki hızlı okuyup geçerseniz anlamayacağınız ama dikkat ederseniz detaydan kahkaha atmanızı sağlıyor. Onu da bu arkadaş yazmış, paylaşmadan edemedim.

Sonuç olarak bu kitap okunmalı mı? Tabii ki evet! Zaten 154 sayfacık bir şey, hemencek de bitiyor.

Son olarak da bir takıntıma değinerek bitireceğim. Neden bilmiyorum ama kitapların ilk basım ya da başka bir deyişle artık basılmayan kapakları bana hep daha güzel gelmiştir. Mesela bir Şibumi(eski kapak/benim sevdiğim, yeni kapak/bir türlü ısınamadığım), bir Saatleri Ayarlama Enstitüsü(eski kapak/sevdiğim hali, yeni kapak/hiç sevmediğim hali), bir Puslu Kıtalar Atlası(bendeki ve sevdiğim kapak, bende olmayan ve sevmediğim kapak) derkeeeen ne yazık ki Kitab-ül Hiyel'i sayfanın başındaki kapağı ile aldım. Aslında bence sağ taraftaki kapak daha hoş. Altını çizdiğim yerler olmasa o kapaklı halini alıp elimdekini birine verecektim ama okudum ve çizdim bir kere. Ne yazık ki diğer İhsan Oktay Anar kitaplarım da bu seri kapaklardan. Onları okuyunca onların yazılarında da bu durumdan yakınacağım kesin.

Evet sayın seyirciler, böyleyken öyle. Kitap okumak güzeldir, nice kitaplı günlere. Esen kalın.

2 yorum:

  1. puslu kıtalar atlası okunacak kitaplarım arasında sırasını bekliyor. onu da epey övmüşsünüz, beğenirsem diğer kitaplarına da bakabilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında evet, kendi kişisel beğenime göre yazıyorum sonuçta bunları. Ama beğenmezseniz ben yine burdayım. :))

      Sil