16 Temmuz 2012 Pazartesi

Edgar Allan Poe - Bütün Hikayeleri


Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba ey ahali! Mezuniyetti, ev taşımaydı, işti güçtü derken blogumla pek ilgilenemedim. Naaassınız, ne var ne yok? :)

Şimdi kulak verin, size azmederek bu haftasonu bitirdiğim kitaptan bahsedeceğim. Gerçi kitap demek çok da doğru değil, külliyat diyelim. Çünkü Edgar Allan Poe'nun tek cilt halinde birleştirilmiş Bütün Hikayeleri'nden bahsedeceğim.

FELEĞİM ŞAŞTI!!! Evet, kısaca özetledim aslında. Bundan sonra okumasanız da olur. Şaka şaka durun, devam ediyorum.

Ne oldu, nasıl oldu pek anlamadan başlamıştım hikayeleri okumaya ama sonra baktım ki elimden bırakamıyorum. Mübarek kitap da 900 küsür sayfa. Poe amcam yazmış da yazmış. Ne de iyi etmiş. Bu arada kitap ciltli ve normal kitap boyutundan az biraz büyük; yani aslında hakkı nerden baksanız bi 1300 sayfa falan edermiş bence. Neyse...

Kitap bi ton hikayeden oluştuğu için içeriğiyle ilgili pek bir şey söylemeyeceğim. Ama bazı öyküler bir önceki bölümlerde okuduğunuz öykülerle alakalı ya da onların devamı niteliğinde olabiliyor ki bu durum benim çok hoşuma gitti.

Özellikle beğendiğim öykülerin isimlerini vermekle yetineceğim sadece: Bir Aslanın Hayatından Pasajlar (Aslanlaşma), Hans Pfall Diye Birinin Benzeri Görülmemiş Serüveni, Ligeia, Morgue Sokağı Cinayetleri, Kızıl Ölümün Maskesi, Marie Roget'nin Sırrı, Altın Böcek, Dolandırıcılık, Çalınan Mektup, Şehrazat'ın 1002. Masalı, Zıtlık Şeytanı, Mellonta Tauta "Skylark" Balonunun İçinde, Maelzel'in Satranç Oyuncusu.

Şimdi aslında sayfalarca söylemek istediğim şey var ama elimden geldiğince kısa tutmaya çalışacağım.  Belki maddelemeye çalışırsam daha iyi olacak:

  • Edgar Allan Poe, insan falan değil. Bir insan HER konuda bu kadar detaylı bilgiye sahip olabilir mi lan?! Büyük puntolarla yazdığım 'feleğim şaştı' ibaresi aslında bunun içindi. Eğer hikayeleri okursanız ne demek istediğimi anlayacaksınız.
  • Morgue Sokağı Cinayetleri, Marie Roget'nin Sırrı ve Çalınan Mektup birbirinin devamı olarak görülebilir; çünkü hepsinin başkahramanı aynı: August Dupin! İlk dedektif hikayesi olma özelliği taşıyor Morgue Sokağı Cinayatleri. Yani şöyle de diyebilirim ki Arthur Conan Doyle'un Sherlock Holmes karakteri dahi Dupin'den etkilenerek yazılmış bir karakter. Varın gerisini siz düşünün.
  • Ölüm ve denizcilik üzerine çok fazla öyküsü var. Aslında anladığım kadarıyla 'bilinmeyen'e karşı özel bir ilgisi var Poe'nun. Bu yüzden de okurken süper şeyler düşündürebiliyor size.
  • Yukarıya yazmadığım ama yine çok beğendiğim öyküler de var ama hepsiniz yazmaya üşendim açıkçası. :) Ama ben kitap okumayı severim falan diyen birisinin kesssinlikle okuması gereken bir yazarmış bence Edgar Allan Poe. Bazı öykülerde ironi ile güldürüyor ki tadından yenmiyor. Okuyun okuyun, böyle anlatınca olmuyor. :)
  • Kitabın ilk bölümünde Yazmanın Felsefesi'nden bahediyor Poe. En meşhur şiiri Kuzgun'u nasıl yazdığını falan anatıyor sonra adım adım. Zaten o bölümü okuyunca öyle normal bir insan evladı olmadığını anlayacaksınız. 
  • Bir iki öyküsünde ve şiirinde Trabzon'un adı geçiyor. Sırf memleketim olduğu için buraya not edeyim (artistlikte sınır tanımam). 

Gaza gelmiş bünyemi yeterince sakinleştirdiğimi düşünüyorum ve daha fazla uzatmadan gidiyorum. Şiirlerini okumayı bitirince onlarla da ilgili bir yazı yazacağım, yani yazarım diye düşünüyorum en azından. Sağlıcakla kalın. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder