29 Şubat 2012 Çarşamba

Cemal Süreya - Sevda Sözleri / 1. Bölüm (Üvercinka)

Efendim, biliyorsunuz ben entel bi insanım (Bu aralar Asım Velioğlu'na çok fena sarmış vaziyetteyim). Hali hazırda okumakta olduğum şiir kitabı Cemal Süreya ustanın Sevda Sözleri ismi altında tüm şiirlerinin toplandığı eseri. 

Bayağı geniş bir içindekiler kısmı var; çünkü adı üstünde, tüm şiirleri birleştirip yayınlamış YKY. Ne de güzel yapmış. Ayrıca kağak fotoğrafını da Ara Güler çekmiş. Zaten ben çeksem böyle bir şekille uzaktan yakından alakası olmazdı. :))

Tüm bölümler için yazmam diye düşünüyorum. Bazı bölümler kısa çünkü. Ama okudukça güncelleme yapmak gibi bir düşüncem mevcut. Bakalım artık...

Evet, ilk bölümümüz olan Üvercinka ile 1959'da Yeditepe Şiir Armağanı kazanmış Cemal Süreya. Altını çizdiğim yerleri ve işaretlediğim şiirleri aşağılarda bi yerde yazmış olmam lazım. 32 sayfalık bir bölümdü Üvercinka. Az ama öz. Okurken birkaç kez kendi kendime 'bundan sonra elimin altında okunacak en az bir şiir kitabı bulundurmam lazım' diye düşündüm. Demek ki neymiş? Şiir güzelmiş.

Peki, yazar neleri özellikle seçmiş? Ahan da bunları:

Altını Çizdiklerim:

"Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
  Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
  Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.
  ...
  Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
  İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük." (Aşk)

"Başını omuzuma koymasa olmazdı
  Başını omuzuma koyunca da
  ...
  İntihar süsü verilerek
  Güneşin linç edildiği bir akşam." (Bun)

"İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
  Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
  Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar." (Üvercinka)

"Seni bilmek ne uzun kelime ne acaip ilgi" (Gazel)

"Adımın bir harfini atıyorum." (Elma)

İşaretlediklerim:
 
 

19 Şubat 2012 Pazar

Kısa Kısa Vol.2

Yorgunum ve saçmalama ihtiyacı hissediyorum. Blogumu daha asil bir görev için kullanamazdım diye düşünüyorum efem. Bakalım neler izlemişiz bir zamanlar...

Death Note: Tam olarak baştan sona izlediğim ilk anime. Gel gör ki izlenen ilk animenin böyle dehşet-ül vahşet bişe olması pek de hoş değilmiş. İnsan sonra izlediği şeylerden zevk alamaz hale geliyor lan. Animenin konusu kısaca şöyle: Bir defter var, çok alengirli bir defter ama; öyle böyle değil. Tüm detaylarıyla yazarak istediğiniz kişiyi öldürtebiliyorsunuz deftere. Oha di mi? Evet. Çok güzel kafa yoruyor bu anime, kafa karışıkken izlememek lazım. Müzikleri kendisinden de güzel benim gözümde. Hele 'L's Theme' ve 'Death Image' var ki dinleyince tırsan insanlar tanıyorum! :)) Son olarak da izlediğim diziler içerisinde en karizma karakter seçecek olsam Ryuk başa oynar, başka da kimse değil. :)

Scrubs: Eaaaaaagleeeeee!!! Bitmesine can-ı gönülden üzüldüğüm komedik dizim. Böyle samimi bir dizi olamaz arkadaş. Hademesinden (ki kendisi bir numaradır gözümde) başhekimine, doktorundan hemşiresine, avukatlığın a'sından habersiz hukuk sorumlusundan (kendisi Tedd olur ve bence tarihteki en sağlam!! müzik grubuna sahip) yan karakterlere kadar herkes ve her şey süperdi. Aklıma o kadar çok şey geliyor ki bu diziyi düşününce, gülmekten yazamıyorum. Her insan evladı en azından ilk beş sezonunu izlemeli bu güzide dizinin, bence tabii. :))

Six Feet Under: Bu da hayatımda izlediğim (Oz 'dan sonra demekte fayda var. Gerçi o da bir HBO yapımıydı, adamlar kalite arkadaş.) en süper drama olabilir. Günlük hayatta biz ne yaşarsak adamlar da resmen onu çekmişler. Ama kopamıyorsun diziden, sıkıcı değil mesela. Halbuki bir olay olduğu da yok! Cenaze merasimleri organize eden bir ev ahalisinin gayet sıradan hayatlarını anlatan bir dizi insanı bu kadar sarmamalı gibi geliyordu bana. Şimdi düşününce beni Breathe Me ile tanıştıran dizinin de bu olduğunu hatırladım, demek ki her türlü kral bir dizi. Belgemle konuştum, ona göre. :) Henüz Dexter'ı izlemedim. Bir sorun, neden izlemedim? Çünkü Dexter olacak psikopat seri katil bu dizide bir gay lan!!! Daha nasıl ciddiye alıp da Dexter izleyeyim ben ha, nasııııııl?! Son olarak hiç utanmadan da şunu iddia edebilirim ki şu ana kadar izlediğim en güzel dizi finali bu diziye ait. Sadece o son beş dakika için bile tüm diziyi oturur baştan izlerim, o derece.

Vay canına, aslında bayağı süper şeyler izlemişim lan ben zamanında! Ama bunlar da izlenirmiş yani, kendimi takdir ediyorum. Hazır egom da tavan yapmışken zirvede bırakarak gidiyorum efem, sağlıcakla kalın... :))

12 Şubat 2012 Pazar

Orhan Veli - Bütün Şiirleri / 2. Bölüm

Bir önceki yazımdan bu yana iki haftadan çok süre geçmiş, şu üşengeçlik de gerçekten başa bela.

Neyse, kitabı baştan sona bir kez okumuş bulunuyorum efem. Tabii ki zamanla tekrar tekrar okumak lazım. Adam oncacık senede neler neler düşünüp, neler neler yazmış yahu? Bu kitaptan sonra Orhan Veli'ye bakışım daha da bir değişti. Yalnız şöyle bir şey dikkatimi çekti: Orhan Veli'nin eski tarz olarak (bildiğimiz kafiyeli şiir yani) yazdığı şiirler beni pek sarmadı. Gerçekten onun tarzı değilmiş sanki o şiirler. Ne iyi yapmış da kendince bir yeniliğe gitmiş.

Bir önceki yazıda kitabın yarısına kadar işaretlediğim şiirleri paylaşmıştım. Şimdi de geri kalan yarısındakileri paylaşıyorum, izninizle tabii ki. Şiirlerin isimlerinden sonra yine kitapta yer alan ama tüm şiirden ziyade belli bir kısmıyla dikkatimi çeken kısımlarını yazacağım şiirler de olacak.

Şiirler:

Seçmeler:
  • Susmak istiyorum, susmak bugün.
    Susmak... hiçbir üzüntü duymadan.
    Büyük bir kuş iniyor semadan
    Sükût, bu indiğini gördüğün.
    (Kurt)
  • Altında aynı eyer, aynı tay;
    Arayıcısı herkes bir sesin.
    Altında aynı eyer, aynı tay;
    Seferi aynı köye herkesin.
    (Buğday)
  • Ne hoş, ey güzel Tanrım, ne hoş!
    İller, göller, kıtalar aşmak.
    Ne hoş deniz deniz dolaşmak
    Düşünceler gibi başıboş.
    (Açsam Rüzgâra)
  • Ve tüfeklerin merhameti yok mudur
    Biz insanlar kadar olsun?
    (Bizim Gibi)