8 Ocak 2012 Pazar

Kısa Kısa Vol.1

İzlediğim dizilerle falan ilgili bir yazı yazmak niyetim uzun zamandır vardı. Ama sonradan fark ettim ki eyvallah önemli olan niyet de şunu bi yazsam iyi olacak. Hazır final haftasındayız, ders çalışmamak için on numara bir bahane oldu bu yazı işi. (: Başlayalım bakalım...

Ezel: Nalet olsun Ceyms! Birisi günü birinde bir yerli yapımdan böylesine zevk alacağımı dese güler geçerdim herhalde. Nasıl bir senaryodur lan 0 öyle? Senaristin beyin kanaması geçirmiş olmasına şaşırmamak gerek. Kadrosu desen zaten süper. Ama o kadar usta adamın arasında benim dizi boyunca oyunculuğundan en çok etkilendiğim isimler Yiğit Özşener (Cengiz), Barış Falay (Kerpeten Ali) ve Sarp Akkaya (Tefo) oldu. Hepsi şahaneydi ama bu üçün beni benden aldı. Dizinin müzikleri için de Toygar Işıklı'ya saygı duyduğumu da belirteyim. Vee bu linkteki sahneler de ara sıra tekrar izlensin bence. Şimdi diziyle ilgili ne desem az kalacak, kaldı ki çoğunuz da biliyorsunuzdur diziyi. Onun için Ezel'i burada bırakıyorum ve diyorum ki: herkes öldürür sevdiğini ama herkes öldürdü diye ölmez.



My Name Is Earl: İşte sayın seyirci, pat diye bitirilen ve sonuca bağlanmayan züpper bir dizi. Lan gerizekalılar, insan en azından bir bölüm daha çekerdi de biz de rahat ederdik. Diziden bahsetmek gerekirse karma felsefesini benimseyen Earl kankamızın başından geçenler anlatılıyor diyebiliriz. Her bölümü öyle yerlere yatırıp güldürüyor mü? Hayır. Ama bazen öyle bir güldürüyordu ki neye uğradığımı şaşırıyordum. Hatta bazı esprileri on-on beş saniye sonra falan anlıyordum. Bana soracak olursanız canınız sıkıldığında açılıp herhangi bir bölümü izlenebilecek şahane bir diziydi. Bir de Jason Lee, Earl'e öyle bir hayat vermiş ki mümmmkün değil başka birisi oynayamazmış o rolü. Bıyığına kurban senin... (:


Pushing Daisies: Orijinal konusu sebebiye hastası olduğum bir diziydi ama bu da erkenden bitirildi. Garanti bende bir problem var ama dur bakalım. Ha, evet konusu... Şimdi şöyle ki elemanın birisinin çok deli manyak bir yeteneği var. Ölmüş birisini ya da bir şeyi dokunarak geri getirebiliyor. Ama iki sorun var. Bir dakika içinde tekrar dokunmazsa onun yerine başka birisi ya da bir şey ölüyor. İkinci ve belki daha ilginç olansa o kişiye tekrar dokunması yasak. Yanlışlıkla bile dokunda dirilen yine ölüyor. Peki, dizi neden güzel? Çünkü bizim eleman daha dizinin başında aşık olduğu kızın ölü bedenine dokunuyor. Gerisini siz düşünün artık. Çok matraktı çook... Dedektife hiç değinemedim bile. O da apayrı bir elemandı. Hahaa, hatırlayınca gülesim geldi şimdi. (: Zaten iki sezon ve toplamda 22 bölümlük bir dizi, izleyin derim ben. Bir şey kaybetmezsiniz.



Evet efem, hali hazırda final döneminde olduğumu söylemiştim. Yumurta geldi biraz önce, kapıda kalmasın eleman. Başka bir yazıda görüşmek üzere esen kalın. (:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder