15 Kasım 2011 Salı

Es Be Rüzgar

tam yeşerirken
dona kesmişse ne olmuş
çiçeğimiz

biz ne ayazlar yedik
ne yazgılara yattık da direndik
şimdi mi öleceğiz
...

kalabalıklar gelse de üstümüze
zor olsa da yürümek terse
iki kere iki beş deyip
o biri bölüşeceğiz
...

hem
sen rüzgarsın
ben deniz
coşmak için izin mi isteyeceğiz

söyle
dalgakıranlara
boyun mu
eğeceğiz

Gülşen Destanoğlu

12 Kasım 2011 Cumartesi

Mutluluk

Bazen mutlu insanlara, aptal görünseler de keşfedilmemiş bilge kişiler gözüyle bakmak geliyor içimden. Akıllılıktan daha salakça olup insanı daha çok mutsuz eden bir başka şey var mıdır?
* * *
Dost yollar birbirine kavuştu mu, bütün dünya insan için kısa bir süre bir vatan olup çıkar.
* * *
Dakikalara yüksek değer biçilmesinin, yaşam biçimimizin en önemli nedeni olarak acelenin sevincin azılı düşmanı olduğuna kuşku yok. Parola, elden geldiğince çok, elden geldiğince çabuktur. Bunun yol açtığı sonuç ise giderek daha fazla eğlence, daha az sevinçtir.
* * *
Her sevincin harikulade yanı, hak edilmeden çıkıp gelmesi ve asla satın alınamayışıdır.
* * *
Yontulmamış ve aptal kişilerin “mutluluk” özlemi, belki de bir misyonu yerine getirmekle yükümlü kılınmışların asla ayırıcı bir özelliği değildir. Belki her insan, aynı derece bilinçli olmasa bile, bir basamak altında ya da bir basamak üstündeki kimsenin mutluluğunu kıskanır. Belki her yaşam bir ötekisine gıpta eder ve her yaşama kendi yazgısı bir başka yaşamınkinden çetin görünür.
* * *
Ancak içinden kovulduğumuz zaman, cennet cennet olduğunun bilinmesine izin verir.
* * *
Mutluluğa onu görmediğiniz sürece sahip olabilirsiniz ancak.
* * *
Mutluluğu yaşamak her şeyden önce zamandan, dolayısıyla gerek korku, gerek umuttan bağımsızlığı gerektirir; bu yeteneği de insanlar geçip giden yıllarla birlikte elden çıkarır.
* * *
Tüm görevini yerine getirmekle, tüm ahlak kurallarına, tüm yasalara uymakla insanlar birbirlerini seyrek durumlarda mutlu kılabilir, çünkü böyle davranmaları onların kendi kendilerini mutlu kılmaz. İnsanı “iyi” bir insan yapacak tek yol mutluluktan geçer.
* * *
Mutluluk “ne” değil, “nasıldır, nesne değil, yetenektir.
* * *
Yarından hiçbir şey beklemez, bugünün getirdiklerini şükranla alıp kabullenirsek, bizim için bir mutluluk söz konusu olabilir ancak; bizi mutlu kılacak an, dönüp dolaşıp karşımıza çıkar.
* * *
Bir an uğruna kendini gözden çıkarabilmek, bir kadının gülümsemesi uğruna kendini feda edebilmek, işte budur mutluluk!
* * *
Mutluluğun ne akıl ne de ahlakla ilgisi vardır, özü bakımından büyülü bir nesnedir mutluluk; insanlık yaşamının erken dönemine, insanlık merdiveninin ilk gençlik basamağına özgüdür. Perilerin armağanlara boğduğu, Tanrıların şımarttığı naif-mutlu kişi ussal incelemelere uygun bir konu değil, bir simgedir, kişisellik ve tarihselliğin dışında bir konumu vardır. Ama yine de öyle seçkin kişiler görülür ki, yaşamlarında mutluluğun yer almadığını düşünmek olanaksızdır; isterse kendileriyle kendilerine uygun düşen misyonun tarihsel ve özyaşamsal bakımdan birbirini gelip bulmasından oluşsun sadece, böyle bir mutluluğu yaşar söz konusu kişiler.
* * *
Mutluluk özlemiyle dolup taşar insanın içi, ama yine de insan ele geçireceği mutluluğa uzun süre katlanamaz.
* * *
Evet denilip sineye çekildi mi, mutsuzluk mutluluğa dönüşür.
* * *
Mutluluk sevgidir, başka şey değil. Sevebilen mutludur.

Hermann Hesse